Start Up’lar için İdeal Şirket Tipi Hangisidir ?
Girişiminiz için almanız gereken önemli ve öncelikli kararlardan birisi şirket türü seçimidir. Birçok girişim sahibinin şirket kurma formalitelerini geçip hemen piyasaya girme çabası olduğunu görmekteyiz. Bu aşamada şirket kurulumunun gerekli olup olmadığı da girişim sahiplerinin aklını kurcalamaktadır. Öncelikle tüzel kişiliğin bulunmasının girişiminiz için oldukça önemli olduğunu belirtelim. Potansiyel riskler de göz önüne alındığında şirket kuruluşu bir girişim için olmazsa olmazdır. Ancak hangi tür şirketin kurulacağı, iş planına ve yatırım hedeflerine göre belirlenmelidir. Dolayısıyla bu yazımızda uygulamada en sık tercih edilen şirket türlerini ve genel yapılarını anlatarak yol göstermeye çalışacağız.
Girişimlerin sıkça başvurduğu şirket türleri Anonim ve Limited şirkettir. Ancak seçenekler sadece bunlarla sınırlı değildir. Pekala kuruluş aşamasında sermaye şartı olmayan şahıs şirketi de tercih edilebilir. Şahıs şirketinde kişisel emek ve ticari itibarın sermaye olarak konması mümkündür. Öte yandan bireysel sorumluluğun sermaye şirketlerine (Anonim-Limited) nazaran daha fazla olduğunu, şahıs şirketlerinin ticari itibarının sermaye şirketlerinden daha düşük olduğunu da önemle belirtmeliyiz. Başlangıçta her ne kadar uğraştırıcı ve masraflı gözükse de şirket kuruluşu aşamasında ne kadar titiz davranılırsa süreç o kadar sorunsuz ilerler. Şirketin türünü değiştirmek gibi yapısal değişiklikler de pekala mümkündür ancak tavsiyemiz baştan öngörülü bir şekilde şirket türüne karar vermenizdir.
Anonim Şirketin Startup için Avantajları ve Dezavantajları
Anonim şirket kuruluş aşamasında masraflı gözüken ancak yatırım almaya daha uygun bir sermaye şirketi türüdür. En az 50.000 TL sermaye ile kurulması öngörülen anonim şirketlerin kuruluş esnasında nakit sermayenin 1/4’lük kısmının ödenmesi gerekmektedir. Kalan kısım ise 24 ay içerisinde de ödenebilmektedir. Halka açık olmayan anonim şirketlerinin asgari sermayesi ise 100.000 TL olarak belirlenmiştir.
Anonim şirketler tek sahipli olarak kurulabilmektedir. Ayrıca, ortaklık yapısıyla da yatırımcıların dikkatini çekmektedir. Öyle ki bir yatırımcı kolayca ortak olabildiği, işler ters gittiğinde kolaylıkla çıkabildiği bir girişimi tercih edecektir. Anonim şirketlerde devren pay sahibi olmak, bir anonim şirkette pay sahibi olan kişi veya kuruluştan, sahibi bulunduğu hisseleri satın alma yolu ile olabilmektedir. Öte yandan Anonim Şirketlerde hisse devir sözleşmesi ile hisse devri mümkün olup ayrıca noter tasdik şartı aranmaktadır. Ancak, hisselerin devri sırasında dikkat edilmesi gereken husus, bu devrin geçerli olabilmesi için ana sözleşmede devri kısıtlayıcı bir hükmün bulunup bulunmadığı noktasıdır. Bu anlamda kuruluş aşamasında şirket ana sözleşmesi hazırlanırken bu hususlar dikkate alınmalıdır. Her ne kadar şirket ana sözleşmesinin tadil edilmesi mümkün ise de, bazı sınırlamalar sene bazından düzenlendiğinden, ana sözleşme ileride şirket içerisinde alınacak aksiyonlar açısından önem arz etmektedir. Bunun yanı sıra, pay sahipleri, Türk Ticaret Kanunu ve Sermaye Piyasası Kanunu’ndaki düzenlemeler ışığında, ortaklık ilişkisinin sona erdirilmesine ilişkin olarak çıkma ve ayrılma haklarını kullanabilmektedirler.
Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu olduğundan pay sahipleri, sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumludur. Bu anlamda, yatırımcılar için bir diğer avantaj, anonim şirketlerdeki pay sahiplerinin, getirmeyi taahhüt ettikleri sermaye tutarında bir sorumluluğa sahip olmaları ve taahhüt ettiği sermaye borcunu ödeyen ortakların kamu borçlarından sorumlu olmamalarıdır.
Ancak, Anonim Şirketin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarından Yönetim Kurulu üyeleri tüm şahsi mal varlıkları ile sorumlulardır.
Anonim şirketin sağladığı bir diğer olanak ise pay senedi devridir. Pay senedi devri, devirlerde vergi yükümlülüklerini azaltacağından önemli bir miktardan tasarruf edilecektir. Hamiline yazılı pay senetleri, sadece teslimle (zilyetliğin devriyle), nama yazılı pay senetleri ya da ilmühaberler ise ciro ve teslimle devredilmektedir. Anonim şirketlerde noter huzurunda devir, genel kurulda onaylanma ve tescil mecburiyeti yoktur. Bu sebeple pay devrinde vergi ödenmesine gerek olmamaktadır. Gerçek kişilerin pay devrinde iki yıldan fazla süreyle elde tutulan pay senetlerinin bu süre geçtikten sonra satılmasından doğan kazanç gelir vergisine tabi değildir. Tüzel Kişilerin pay devrinde ise ilmühaber veya pay senedi bulunması şartıyla pay devrinde KDV doğmaz. En az iki yıl elde tutulan payların satışında elde edilecek kârın %25’i vergilendirilmektedir.
Kaldı ki halka arz gibi uzun dönem planları da hesaba katıldığında anonim şirket, girişimler için en uygun şirket türü olmaktadır. Usulü ise şirket kurulum aşamasında gerekli belgelerin Ticaret Sicil Müdürlüğüne teslim edilmesi ve kuruluş işlemlerinin yapılmasıdır.
Sermayesi 250.000 TL’yi geçen anonim şirketlerin tamamında avukat bulundurulması kanuni bir zorunluluktur.
Görüldüğü üzere anonim şirket birçok konuda girişiminiz için avantajlı olabilmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki her girişimin koşulları farklıdır bu nedenle şirket türüne karar verirken en sık tercih edilen değil sizin koşullarınıza en uygun olanına odaklanılmalıdır. Bu yüzden limited şirket opsiyonuna da göz atmakta fayda vardır.
Limited Şirketin Startup için Avantajları ve Dezavantajları
Limited şirket en az bir en çok elli ortakla ve en az 10.000 TL sermaye ile kurulur. Taahhüt edilecek sermaye açısından daha avantajlı olan Limited Şirketler genel hatlarıyla anonim şirkete benzerlik göstermektedir. Limited Şirketleri Anonim Şirketlerden ayıran en önemli nokta ise pay devridir. Pay devri bir girişimin nihai amacı olan büyümek ve yatırım almak konusunda kritik bir öneme sahiptir. Pay devri ne kadar kolay ve masrafsız ise yatırımcılar o kadar ilgi göstereceklerdir.
Ancak limited şirketlerde hisse devrinin noter huzurunda yapılması ve ticaret sicilinde tescil edilmesi şartı bulunmaktadır. Öte yandan, hissenin devredilebilmesi için bir genel kurul onayı-ortakların en az dörtte üçünün onayı ve bunların esas sermayenin en az dörtte üçüne sahip olması gerekmektedir. Bunun yanı sıra gerçek kişilerin pay devrinde elde edilen kazanç her halde gelir vergisine tabidir. Bu kapsamda limited şirkete ait ortaklık hakkını temsil eden payların elden çıkarılmasından doğan kazançlar, Gelir Vergisi Kanunu uygulamasında değer artışı kazancı olarak vergilenmektedir.
Limited şirketlerde de anonim şirketler gibi şahısların şirket borçlarından şahsi malvarlıkları ile sorumlulukları bulunmamaktadır. Ancak, tahsil edilemeyen kamu alacaklarından şirket ortaklarının sermaye payı oranında sorumlulukları bulunmaktadır. Vergi borcu ve SGK borçlarının şirketten tahsil edilememesi halinde şirketin ortaklarının ve kanuni temsilcilerinin sorumluluğu ortaya çıkacaktır. Bu açıdan bakıldığında bir şirketin kuruluş sermayesi olarak anonim şirketten daha düşük bir miktar öngörmesine rağmen ortaklık yapısı olarak yatırımcılar açısından çok da çekici bir seçenek olduğu söylenememektedir.
Limited Şirketlerde Anonim Şirketlerden farklı olarak avukat bulundurma zorunluluğu yoktur. Bu husus da girişimciler tarafından, gider gelir dengesi yönünden göz önüne alınmaktadır.
***
Özetle; girişiminiz için şirket türü seçerken kuruluş sermayesinden vergilendirme ve pay devri kolaylıklarına kadar birçok hususu değerlendirmeniz ve bu değerlendirmeler ışığında mutlaka bir uzmana danışarak bir altyapı kurmalısınız. Her ne kadar ilerleyen süreçte şirket türü değişikliği mümkün olsa da yolun başında verilen isabetli bir karar işletmenizin istikrarını ve ticari itibarını pekiştirecektir.
Sonuç olarak;
Vergi istisnası,
Hisse devrinin gerçekleşme şekli,
Ortakların kişisel sorumlulukları
hususları gözetilerek, limited şirket ve anonim şirket arasındaki farklar bir bütün olarak incelendiğinde; start-up’ların şirketleşme süreçlerinde anonim şirketlerin, limited şirketlere kıyasla hem girişimciler hem de yatırımcılar açısından çok daha avantajlı olduğu değerlendirilmektedir.
Öte yandan, yönetim kurulu yalnızca Anonim Şirketler açısından bir zorunluluktur. Yönetim kurulunun şirket ortağı olma zorunluluğu olmadığı göz önüne alındığında, özgür tartışma ortamının start-up şirketler açısından Anonim Şirketlerde yaratıldığı değerlendirilmektedir. Bağımsız ve dışarıdan atanmış üyelerden oluşmuş bir yönetim kurulu şirketin gelişip ilerlemesi açısından önem arz etmektedir. Yaratıcı bir fikir geliştirme amacı ile kurulan ve büyümeyi hedefleyen herhangi bir şirkette, şirket kurucusu girişimcinin reklam, pazarlama, ürün geliştirme, hukuki sorunlar, finans gibi başlıca konuların hepsi ile birden aynı anda ilgilenmesi hayatın olağan akışına aykırı olup, bu yönde tek elden yapılan bir çalışma sağlıklı olmayacaktır.
Bu anlamda uzmanlardan oluşan bir Anonim Şirket Yönetim Kurulu’nun, start-up şirketlerin gelişiminde aktif rol oynayacağı değerlendirilmektedir. Her ne kadar bu hususun yönetim kurulu olmaksızın departman bazında sağlanabileceği düşünülse de, yeni bir girişimde yönetim kurulunun vereceği faydanın daha kalıcı olacağına inanılmaktadır. Bu noktada, Anonim Şirketin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarından Yönetim Kurulu üyelerinin tüm şahsi mal varlıkları ile sorumlu olduklarının da göz ardı edilmemesi gerekmektedir.
3661